tag:blogger.com,1999:blog-15311211703387196542024-03-05T15:31:10.748-08:00Öyle ama değİlKesİn Bİrİ Benden Önce Düşünmüştür Lanbokyedİbaşıhttp://www.blogger.com/profile/16898878936034682285noreply@blogger.comBlogger15125tag:blogger.com,1999:blog-1531121170338719654.post-53954479555132178182015-07-23T04:20:00.000-07:002015-07-23T11:17:12.197-07:00#TBT<h3 style="font-family: Georgia, serif; font-weight: normal; line-height: 24.0023994445801px; margin: 0px 0px 1em; padding: 0px;">
<span style="color: red;"><span style="background-color: black; font-size: 16.0016002655029px;">Yeni bir yılın başında,</span></span></h3>
<h3 style="font-family: Georgia, serif; font-weight: normal; line-height: 24.0023994445801px; margin: 0px 0px 1em; padding: 0px;">
<span style="color: red; line-height: 24.0023994445801px;"><span style="background-color: black; font-size: 16.0016002655029px;">Bilindik bir hikaye okunmuştu bana. </span></span><span style="color: red; line-height: 24.0023994445801px;"><span style="background-color: black; font-size: 16.0016002655029px;">Yine bir perşembe gecesiydi. </span></span><span style="background-color: black; color: red; font-size: 16.0016002655029px; line-height: 24.0023994445801px;">Beyaz mis kokulu çarşaflar hatırlıyorum. </span><span style="background-color: black; color: red; font-size: 16.0016002655029px; line-height: 24.0023994445801px;">Bir de en sevdiğim hikayeyi bana sesli okurken oynayan dudakları. </span></h3>
<div>
<span style="color: red;"><span style="background-color: black; font-size: 16.0016002655029px;">---------------------------------------------------------</span></span></div>
<h3 style="font-family: Georgia, serif; font-size: 1.5em; font-weight: normal; line-height: 24.0023994445801px; margin: 0px 0px 1em; padding: 0px;">
<span style="font-size: 16.0016002655029px; line-height: 24.0023994445801px;"><span style="background-color: black; color: red;">"…</span></span></h3>
<div class="text-body" style="font-family: Georgia, serif; font-size: 16.0016002655029px; line-height: 24.0023994445801px;">
<div style="margin-bottom: 1.5em;">
<span style="background-color: black; color: red;">İşe telefon açıp, “gelirken buğday al” dedi. “Naapıcan buğdayı kızım” diye sormadım.. Söylemezdi ki.. Dünyanın en sevimli delisiydi.. O öyle biriydi işte. Küçücük giz dolu oyunlar başlatırdı. Ne buğdayı, naapıcak acaba, nereden alıcam ben şimdi..</span></div>
<div style="margin-bottom: 1.5em;">
<span style="background-color: black; color: red;">Merak etmeye başladığım anda kendimi çoktan oyunun içinde bulurdum.. Evet, oyun başlamıştı. Savaş’a “Buğday almam lazım, nerde satılır” diye sordum..</span></div>
<div style="margin-bottom: 1.5em;">
<span style="background-color: black; color: red;">-Haa?</span></div>
<div style="margin-bottom: 1.5em;">
<span style="background-color: black; color: red;">-Buğday</span></div>
<div style="margin-bottom: 1.5em;">
<span style="background-color: black; color: red;">-Eee, nolucak buğday?</span></div>
<div style="margin-bottom: 1.5em;">
<span style="background-color: black; color: red;">-Hiç.. Tavuk buldum da bi tane.. Buğday veriyim diyorum..</span></div>
<div style="margin-bottom: 1.5em;">
<span style="background-color: black; color: red;">-Sittir lan..</span></div>
<div style="margin-bottom: 1.5em;">
<span style="background-color: black; color: red;">Ciddi miyim diye gözlerime baktı.. ben de çok ciddi baktım..</span></div>
<div style="margin-bottom: 1.5em;">
<span style="background-color: black; color: red;">-Gültepe’de bir civcivci var ama.. Buğday satar mı bilmem.. Daha çok suni yem olur onlarda..</span></div>
<div style="margin-bottom: 1.5em;">
<span style="background-color: black; color: red;">-Yok, suni yem olmaz, buğday lazım.. Yumurtanın sarısı doğal renginde olmuyo o suni şeylerle.. Pis bi rengi oluyo.. En iyisi buğday..</span></div>
<div style="margin-bottom: 1.5em;">
<span style="background-color: black; color: red;">-Ha bi de yumurtluyo.. Harbi tavuk yani, ciddi bi tavuk kimliğine sahip.. Bir ara ben de besledim.. Spenç tavuğu diyorlar.. Tam yumurta tavuğuydu.. Bazıları et tavuğu oluyor ya, pek yumurtlamaz onlar.. Bak ne diycem, esas darı sever hayvan.. Çift sarı çıkarır.. Darı al sen ona..</span></div>
<div style="margin-bottom: 1.5em;">
<span style="background-color: black; color: red;">Oyun böyle bir şeydi işte.. O başlatırdı.. Hayatınıza aniden buğday, darı, tavuk, yumurta ve size “yedi kafayı” diye bakan bir sürü insan girerdi.. Komik, sürükleyen, ama paylaşılan giz nedeniyle bir o kadar da heyecanlı bir oyun..</span></div>
<div style="margin-bottom: 1.5em;">
<span style="background-color: black; color: red;">Büroda durduk yere başlattığım tavuk geyiğine daha fazla dayanamadığımdan, buğday bulmak üzere çıktım. Buğday.. Noolcak acaba.. Kuruyemişçilerde var mıdır?</span></div>
<div style="margin-bottom: 1.5em;">
<span style="background-color: black; color: red;">-Keşkeklik mi? Aşureye falan mı katçaanız?</span></div>
<div style="margin-bottom: 1.5em;">
<span style="background-color: black; color: red;">-Ne?</span></div>
<div style="margin-bottom: 1.5em;">
<span style="background-color: black; color: red;">-Buğday sormadın mı?</span></div>
<div style="margin-bottom: 1.5em;">
<span style="background-color: black; color: red;">-Ha evet, olabilir..</span></div>
<div style="margin-bottom: 1.5em;">
<span style="background-color: black; color: red;">-Sonunu dün sattım..Yok..</span></div>
<div style="margin-bottom: 1.5em;">
<span style="background-color: black; color: red;">Hıyar kuruyemişçi! Lan madem yok, niye aşure mi keşkek mi car car ediyorsun.. sana ne.. Bu millet de bi tuhaf ha.. Buğday var mı, var.. Ya da yok. Bitti, bu kadar.. Sana ne ne olacağından. Az kaldı özel hayatıma giriyordu herif.. Hem bir tarım ülkesinde buğday bulmak bu kadar zor mu olur kardeşim.. Sinirleniyorum ama.. Hani lan bu ülke bir tahıl ambarıydı.. Adam başı buğday olması lazım.. Kendi kendime gülüyorum.. Biliyorum, o da gülecek.. Gülücez.. Öpücem sonra.. Sonra, sonra.. Noolcaksa o buğdaylar..</span></div>
<div style="margin-bottom: 1.5em;">
<span style="background-color: black; color: red;">Mısırçarşısı’na gidiyorum, oradaki baharatçılarda kesin vardır.. bu arada, kendimi gerçekten tavuk gibi hissetmeye başladım.. Buğday arayan acıkmış bir tavuk.. Bık bık bık. Bıdaaak.. Aslında içimde garip bir mutluluk var. Her şeyi birden unutup bir avuç buğday için İstanbul’u dolaşıyor olmak içten içe hoşuma gidiyor. Onu bu yüzden seviyorum galiba. Bana da sıçrayan bir tılsımı var.. Her şey bombok giderken, nooluyosa bir şey oluyor.. Onun yarattığı illüzyona dalıp oyun oynuyorum.. Çocukmuşuz biz.. O, mısır saçlı, habire sümüğünü çeken afacan bir kız, ben dizleri yara içinde haşarı bi velet.. Dünyanın zillerini çalıp, vınnn kaçıyoruz.</span></div>
<div style="margin-bottom: 1.5em;">
<span style="background-color: black; color: red;">Şimdi ne kadar alıcam ki ben buğdaydan.. Bir kilo yeter mi acaba? Evde tarım yapıcak diil ya, yeter herhalde.. Anlarmış gibi buğdayları karıştırırken yakaladım kendimi, iyisini seçicem sanki.. Neyse, aldık işte.. Bir kilo buğdayımız oldu. Yanında bir tane de ufak rakı. Manyağım lan ben.. Bariz manyağım..</span></div>
<div style="margin-bottom: 1.5em;">
<span style="background-color: black; color: red;">“Geldi mi buğday” diye sordu. Gözleri ışık ışık.. Meraktan çatlıyorum ama, belli etmeden “ıhı” diye torbayı uzattım. Cadı! Aldı torbayı masanın üstüne koydu. Ne olacak şimdi bu buğday? Sormayacağım ama.. ”Naaptın” dedi.. Elinin körü.. Saatlerdir buğday arıyoruz herhalde.. “Toprak mahsülleri ofisine gittim canım. Taban fiyattan destekleme alımı yaptım..” Gülüyor. Her şey o gülsün diye zaten.. Bence onun kadar güzel gülebilen yoktur. Ama bu gerçek yani. Çok gülen insan gördüm ben. İşim gereği. Hakkaten bakın, ben bu konuda otorite sayılırım. Ben sizinle geyik çevirirken o kayboldu. Birazdan, elinde bembeyaz bir güvercin. “Bak şimdi “dedi; “Bu senin dilek güvercinin.. Ona avucundan buğday yedireceksin, sonra gagasından öpeceksin ve bir dilek tutup gökyüzüne bırakacaksın.”</span></div>
<div style="margin-bottom: 1.5em;">
<span style="background-color: black; color: red;">Dedim ya, tılsımı var onun. Aniden güvercin de çıkarır, tutup yaşamınızı bi saniyede masala çevirir.. Bitmesin istersiniz.. “Bitmesin” diye dilek tutup güvercini gagasından öptüm. Balkona çıktık sonra. Pıt pıt kanat sesi.. Pıt pıt iki çocuğun yüreği.. Balkona yıldız tozları mı yağdı? Çok mu güldük.. peki çok gülmek iyi midir gerçekten.. Ağlar mı sonra insan.. Babaannem Deli Fadime’nin dediği gibi “Dünyanın düz murâdı yok” mu.. “Çok muhabbet tez ayrılık“mı peki.. Noolur “öyle diilmiş” olsun. Noolur bitmesin.. Pıt pıt.. Yüreğim.. Gece.. Yemin ederim, yıldız tozu yağıyor..</span></div>
<div style="margin-bottom: 1.5em;">
<span style="background-color: black; color: red;">Ertesi sabah Kadriye oldu.. Espiri olsun diye bahar temizliğine girişti. Kadriye.. Onun masal kahramanlarından biri. Söylediğim gibi, yaşam bir oyun onun için. Gerçekle dalga geçer hep, sevmez sanki.. İlk Kadriye olduğunda yeni tanışmıştık.. yine işe telefon edip yufka ve çökelek istemişti. Buğday gibi değil, onları daha kolay buldum ve eve gittim. Kapıyı çaldığımda yeri siliyordu. “Ayağını çıkar kocacım” dedi, “yeni sildim”. Çok güldüm. Yufkayla çökelekten “yanmaz tavada sana böreği” yaptı, yedik. Sonra eline bir tığ alıp dantel örüyormuş gibi yapmaya başladı. “Delirdi” diye baktım. Saçlarına bigudi tuttururken “Naapıyosun yaa” diye sordum. “Nooluyo kızım”.. Garfield gibi gözlerime baktı. “Yarın eltimgil gelecek” dedi. Sonra güldü. Nasıl güldüğünü biliyorsunuz. O gün bana “annesi gibi” olmuştu. Ya da benim annem gibi. Oynuyordu. Başka bir şey. Herkesin “gerçek” diye bildiği şey, onun için sonuna kadar sahte ve saçmaydı. Komikti ama, ürkütücüydü. Yani hep oynanamazdı ki.. Eninde sonunda hayat “bööle bişeydi” işte.Yoksa değil miydi.. O Kadriye olup “çekirdek aileyle” dalga geçmeye başlayınca ben de rolümü aldım. “Fehmi” diye bir herif oluyordum. Çizgili pijamamı ayağıma geçirdiğim gibi biraları içip televizyon karşısında pıt pıt zapping yapıyordum. Gülüyorduk sonra. Kadriye ve Fehmi çekirdek rolünden çıkıp biz oluyorduk. Pıt pıt, iki çocuk yüreği..</span></div>
<div style="margin-bottom: 1.5em;">
<span style="background-color: black; color: red;">Onun masal kahramanları bir tane değildi ki.. Bazen Müge ile Furkan olurduk. Aslında onlar bizim arkadaşımızdı. Ama o, onların ilişkisini sahte ve anlamsız bulurdu. “Kola alır gibi işte, birbirlerini ve herşeyi tüketiyorlar.” Müge olduğu zaman “Eskeyp’e gidelim mi, Trafo’ya zıplayalım mı diye sorardı. Ama asla gitmezdik. Onun dünyasından çıkamazdım. Ben çıkmak ister miydim peki? O zamanlar bu soruyu kendime hiç sormadım. O, “dışarıdakiler”i öyle iyi biliyor ve anlatıyordu ki, ara sıra “dışarı kaçtığımda” bile onunla oyun oynuyormuşuz, o bana “gerçeğin masalını anlatıyormuş” gibi olurdum..</span></div>
<div style="margin-bottom: 1.5em;">
<span style="background-color: black; color: red;">Ha bir de, en önemlisi “öpücük balığı” vardı.. Onun en yalın ve samimi hali. “Ben öpücük balığıymışım” deyip yanağıma bin tane masum öpücük konduruyor, dakikalarca pıt pıt pıt öpüyordu. Öpücük balığı, öpücük balığı, pıt pıt pıt..</span></div>
<div style="margin-bottom: 1.5em;">
<span style="background-color: black; color: red;">Masallar biter mi, biter işte. Arasına reklam girecektir, güzellik maskesi takılacaktır, savaş vardır, birileri öldürülecektir, birini kör bırakacaksınızdır, birinin yüreğini söküp atacaksınızdır.. Zehirlenecek denizler, ağlatılacak çocuklar.. İşiniz vardır yani, öyle önemli, öyle vazgeçilmezdir ki.. </span></div>
<div style="margin-bottom: 1.5em;">
<span style="background-color: black; color: red;">Bir gün bana “gitme” dedi.. Ama hep öyle derdi.. “Yelkovan dokuzun üstüne gelinceye dek.. Bu şarkıdan iki şarkı sonra..” Hiçbir keresinde bırakmazdı beni. İyi, tamam, oynadık, bitti. Dönüşte yine oynarız.. Dinlemezdi.. ”Bak şimdi bu çerez tabağını dökücez; leblebiler saatmiş, üzümler dakika, fındıklar günmüş ama.. Sayalım, o kadar sonra git..” Pazarlık ederdim. “Fındık gün diilmiş, leblebi saat.. ona tamam.” “Peki” derdi. Sonra aniden nereden bulduğunu bilmediğim tek şamfıstığını çıkarıp “peki bu yılmış, yıl olsun“ derdi. “Yüzyılmış tamam mı, ölüm gelinceye kadarmış..”</span></div>
<div style="margin-bottom: 1.5em;">
<span style="background-color: black; color: red;">Üzümleri, leblebileri falan sayardık sonra. Tek şamfıstık, o yüzyıldı.. O ölümün geldiği zamandı. Onu pek tartışmazdık. Onu açar, yarısını yer, yarısını bana yedirirdi. Sonra, sonra o öpücük balığı ve ayrılık..</span></div>
<div style="margin-bottom: 1.5em;">
<span style="background-color: black; color: red;">“Ben gidiyim” dedim.. Sesi boğuktu.. ”Gitme” dedi.. Ama söyledim. Hep öyle derdi.. Giderdim sonra. Döndüğümde oradaydı, bilirdim. Yine “gitme” derdi..</span></div>
<div style="margin-bottom: 1.5em;">
<span style="background-color: black; color: red;">“Gitme” dedi.. Gözlerinde yaş tomurcukları, birazdan duracak dünyalar, sanki hepimiz ölücez. “Bu kez gitme”..</span></div>
<div style="margin-bottom: 1.5em;">
<span style="background-color: black; color: red;">Gitmesem olur sanki.. “Ama bunun sonu yok ki” dedim.. “Yok işte salak “dedi.. ”Hep sonunu istiyorsun. Sonu, bittiği yer, tükendiğim zaman.. Yerine yenisini tüketmeye başlayacağın zaman.. Bu kez gitme işte.. Gitme..”</span></div>
<div style="margin-bottom: 1.5em;">
<span style="background-color: black; color: red;">Karşısında bir çocuk gibi duruyorum.. İçimden bir çocuk o duvarı tırmanıp aşmaya çalışıyor ama olmuyor.. Birileri yıllarca ördü o duvarı.. Annem koydu bir tuğla, sonra babam.. Dayım, öğretmenim, komutanım, patronum, radyom, televizyonum.. Gidicem ben, işim var işim.. Çıkıp sokak kedilerini tekmeliycem, yalan söyliycem, rakı içicem.. Hasan’a borcum var.. Tarık’la sözleştik, kaçıcaz hafta sonu, karı bulmuş.. İlknur iş arıyo sonra.. Resmen iş istiyo işte, aramıştır.. Onun yeri ayrı ama İlknur da fena değil şimdi.. İşim var.. İşim..</span></div>
<div style="margin-bottom: 1.5em;">
<span style="background-color: black; color: red;">“Gidiyim ben” dedim.. Bu kez gözleriyle “Gitme” dedi.. Ben de ona “gözlerim sana mı kaldı” gibisinden baktım.. Tek mi sana kısmet olacak sanıyorsun benim “çivileyen bakışlarım”.. İşi var gözlerimin. Kritik pozisyonlara bakıcam, topa konsantre olucam, Top Secret’ı izliycem, günlük kuru yakından takip edicem.. İlknur’un kalçalarına bakıcam.. MTV’nin klipleri, savaşlar, siyah-beyaz yerli filmler.. İşi var gözlerimin..</span></div>
<div style="margin-bottom: 1.5em;">
<span style="background-color: black; color: red;">Sonra yıldırımlar çaktı.. Hiç susmadım.. “Hayat masal mıydı yani?.. Dışarıda millet birbirinin gözünü oyarken, biz burada yanak yanağa.. Noolcaktı yani.. Leblebiden saat olur mu.. “Vakit” denen nanenin ne demeye geldiğini herkes biliyor artık.. İyi.. Pıt pıt pıt öpüşelim, sen beni seviyormuşsun, ben seni çok.. Ee, Anangil “Oturma odası takımını erkek tarafı alsın” dediğinde ne bok yiyecez peki? Öpücük balığını mı satacağız..” Nefes nefese sustum..</span></div>
<div style="margin-bottom: 1.5em;">
<span style="background-color: black; color: red;">“Dışarıdakiler” dedi.. “Dışarıdakiler, bunu beceremez işte.. Öpücük balığını kimse alıp satamaz.. Sen bile.. Diyelim ki öyküsünü yazdın, beş para etmez..”</span></div>
<div style="margin-bottom: 1.5em;">
<span style="background-color: black; color: red;">***</span></div>
<div style="margin-bottom: 1.5em;">
<span style="background-color: black; color: red;">Bir varmıştı, şimdi bir yokmuş..</span></div>
<div style="margin-bottom: 1.5em;">
<span style="background-color: black; color: red;">Nevizade Sokağı’ndayız, yol boyu meyhane.. Masanın altından İlknur’un elini tutuyorum.. Dördüncü kadehten sonra sayamaz oldum rakıları. Bir çingene, yanındaki masaya keman çalıp haykırıyor “Dönülmeyyz akşamıyyn ufuğuğun daiiz, vakiyyt çook geyç artık..” Elini darbukaya röntgen filminde her patlattığında gözümün önünde bi dudağı gökte bi dudağı yerde masal devleri görüyorum.. Gümm! Dev.. Güm! Lamba cini.. Güm! Haramiler..</span></div>
<div style="margin-bottom: 1.5em;">
<span style="background-color: black; color: red;">Kocaman bir davulun üstünde küçük bir şey kırıntıları dökmüşler gibi, belki öpücük balığının yemleri onlar.. Hani onun en yalın ve sevimli hali gibi.. Gümm!.. Zıplıyor hepsi, gümm zıplıyor her şey.. İlknur’un göğüsleri kliplerdeki gibi havalanıp zıplıyor.. Uçuşup tekrar yerine düşüyor, tabaklar, yıldızlar, sigaram.. Canım yanıyor.. Sonra pıt pıt pıt.. darbukaya üç parmak darbesi vuruyor çingene.. Masalların sonunda gökten teklifsizce düşen üç elma bunlar.. Ben görüyorum, İlknur görmüyor, kimse görmüyor..</span></div>
<div style="margin-bottom: 1.5em;">
<span style="background-color: black; color: red;">Müzik bitti.. İlknur bir şeye gülüyor.. Masanın yanı başında, tuhaf, simsiyah gözlüklü, başı sımsıkı bağlı bir kadın var.. O hep var Nevizade sokağında.. Elinde kocaman bir çerez kavanozu, sormadan, avucundaki çay bardağını kavanoza daldırıp, bardak dolusu kuruyemişi masamıza boşaltıyor.. cebimden para bulup kadına uzatıyorum.. Aklımda zamanın en acı tadı.. ”Peki kaç leblebi var bunun içinde teyze” diye soruyorum.. Kadının suratını yıllar bıçaklamış, sesinde hırıl hırıl alaycı bir öfke; “Manyak mısın sen koçum?” diyor.. İlknur gülüyor, benim gözüme üç elma kaçtı, masalların kötü kalpli cadısı avucumdaki parayı yolarcasına kapıp yan masaya seğirtiyor..</span></div>
<div style="margin-bottom: 1.5em;">
<span style="background-color: black; color: red;">Az önce bir masal bitti, kimse bilmiyor.. Öpücük balığı bir iskelede, güneş altında çırpınıyor.. İlknur’un gözlerinin işi var, benim yüreğim kovulmayı çoktan hak etmiş, boşta gezer.. Uzaklarda bir çocuk, uyuyakalmış ninesini sarsıp “Bana masal anlat” diye ağlıyor..</span></div>
<div style="margin-bottom: 1.5em;">
<span style="background-color: black; color: red;">Diyelim ki öyküsünü yazdım, beş para etmiyor."</span><br />
<span style="background-color: black;"><span style="color: red;"><br /></span>
<span style="color: red;"><br /></span>
<span style="color: red;">Öpücük Balığı</span></span><br />
<span style="background-color: black; color: red;">Atilla Atalay</span></div>
</div>
bokyedİbaşıhttp://www.blogger.com/profile/16898878936034682285noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1531121170338719654.post-16726304795684143882015-07-06T14:04:00.004-07:002015-07-10T04:55:47.375-07:00HİPOPOTAM HİLMİ VE YENİ RAKILI SOHBETLER<span style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0980392); color: white; font-family: UICTFontTextStyleBody; font-size: 19px; text-decoration: -webkit-letterpress;">-Bu kadarı kafi hipocum</span><br />
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0980392); color: rgba(0, 0, 0, 0.701961); font-family: UICTFontTextStyleBody; font-size: 19px; text-decoration: -webkit-letterpress;">
<span style="color: white;">-Şalgam? Su?</span></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0980392); color: rgba(0, 0, 0, 0.701961); font-family: UICTFontTextStyleBody; font-size: 19px; text-decoration: -webkit-letterpress;">
<span style="color: white;">- Su hipocum</span></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0980392); color: rgba(0, 0, 0, 0.701961); font-family: UICTFontTextStyleBody; font-size: 19px; text-decoration: -webkit-letterpress;">
<span style="color: white;">- Sudan zarar gelmez abi.</span></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0980392); color: rgba(0, 0, 0, 0.701961); font-family: UICTFontTextStyleBody; font-size: 19px; text-decoration: -webkit-letterpress;">
<span style="color: white;">- Şalgamdan gelir mi?</span></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0980392); color: rgba(0, 0, 0, 0.701961); font-family: UICTFontTextStyleBody; font-size: 19px; text-decoration: -webkit-letterpress;">
<span style="color: white;">- Gelmez mi?</span></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0980392); color: rgba(0, 0, 0, 0.701961); font-family: UICTFontTextStyleBody; font-size: 19px; text-decoration: -webkit-letterpress;">
<span style="color: white;">- Gelir be hipo. Şalgam can yakar. Haklısındır.</span></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0980392); color: rgba(0, 0, 0, 0.701961); font-family: UICTFontTextStyleBody; font-size: 19px; text-decoration: -webkit-letterpress;">
<span style="color: white;">- Hayırdır abi?</span></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0980392); color: rgba(0, 0, 0, 0.701961); font-family: UICTFontTextStyleBody; font-size: 19px; text-decoration: -webkit-letterpress;">
<span style="color: white;">- Derin mevzu. Girmeyelim be hiç gülüm.</span></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0980392); color: rgba(0, 0, 0, 0.701961); font-family: UICTFontTextStyleBody; font-size: 19px; text-decoration: -webkit-letterpress;">
<span style="color: white;">- Eyvallah abi. Tek ciğer attıralım mı?</span></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0980392); color: rgba(0, 0, 0, 0.701961); font-family: UICTFontTextStyleBody; font-size: 19px; text-decoration: -webkit-letterpress;">
<span style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0980392); color: white; font-family: UICTFontTextStyleBody; font-size: 19px; text-decoration: -webkit-letterpress;">- Bazı masalar zaten tek kişiliktir be hipo. "O" kadın gibi. Yıllarca kurmayı öğrenirsin sen o masayı. Rakıyı ehlikeyfte sunmayı, kavunu buzla servis etmeyi, erzincan tulumunun en yağlısını seçmeyi, ekmeği kızartarak servis yapmayı, kuru dolmanın hasını, şalgamsız rakı sofrası olmayacağını öğrenirsin işte. O gelsin, otursun da beğensin diye. Sonra, tam oturduğunda. Yıkıverirsin masayı. </span></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0980392); color: rgba(0, 0, 0, 0.701961); font-family: UICTFontTextStyleBody; font-size: 19px; text-decoration: -webkit-letterpress;">
<span style="color: white;">-Salataya limon sıkayım mı abi?</span></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0980392); color: rgba(0, 0, 0, 0.701961); font-family: UICTFontTextStyleBody; font-size: 19px; text-decoration: -webkit-letterpress;">
<span style="color: white;">-Sık amk! Sık! Muhabbetin içine sıktığın gibi kilo kilo sık!</span></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0980392); color: rgba(0, 0, 0, 0.701961); font-family: UICTFontTextStyleBody; font-size: 19px; text-decoration: -webkit-letterpress;">
<span style="color: white;">-???</span></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0980392); color: rgba(0, 0, 0, 0.701961); font-family: UICTFontTextStyleBody; font-size: 19px; text-decoration: -webkit-letterpress;">
<span style="color: white;">-İki teşbihin beliğini kırdırmadın...</span></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0980392); color: rgba(0, 0, 0, 0.701961); font-family: UICTFontTextStyleBody; font-size: 19px; text-decoration: -webkit-letterpress;">
<span style="color: white;">- Çorumluluk var mı abi?</span></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0980392); color: rgba(0, 0, 0, 0.701961); font-family: UICTFontTextStyleBody; font-size: 19px; text-decoration: -webkit-letterpress;">
<span style="color: white;">- "Beliğini" den mi anladın lan? Yok ama çocukluğumun bir döneminin Sungurlu'da geçtiği doğrudur. </span></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0980392); color: rgba(0, 0, 0, 0.701961); font-family: UICTFontTextStyleBody; font-size: 19px; text-decoration: -webkit-letterpress;">
<span style="color: white;">- İçelim o zaman</span></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0980392); color: rgba(0, 0, 0, 0.701961); font-family: UICTFontTextStyleBody; font-size: 19px; text-decoration: -webkit-letterpress;">
<span style="color: white;">- İçelim hipocum! Yalnız rakı ağırmış.</span></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0980392); color: rgba(0, 0, 0, 0.701961); font-family: UICTFontTextStyleBody; font-size: 19px; text-decoration: -webkit-letterpress;">
<span style="color: white;">- Sence bir hipopotamın kaldırabileceği en büyük ağırlık nedir abi?</span></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0980392); color: rgba(0, 0, 0, 0.701961); font-family: UICTFontTextStyleBody; font-size: 19px; text-decoration: -webkit-letterpress;">
<span style="color: white;">- Ne bileyim. Bir karınca kendinin 62 katı ağırlık kaldırabiliyor sonuçta.</span></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0980392); color: rgba(0, 0, 0, 0.701961); font-family: UICTFontTextStyleBody; font-size: 19px; text-decoration: -webkit-letterpress;">
<span style="color: white;">- Küsurlu salladın abi.</span></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0980392); color: rgba(0, 0, 0, 0.701961); font-family: UICTFontTextStyleBody; font-size: 19px; text-decoration: -webkit-letterpress;">
<span style="color: white;">- Bozma işte... Ne diyorduk? Hah! Karınca mevzuu. Ben mesela 30 kiloyu yerden zor kaldırıyorum.</span></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0980392); color: rgba(0, 0, 0, 0.701961); font-family: UICTFontTextStyleBody; font-size: 19px; text-decoration: -webkit-letterpress;">
<span style="color: white;">- O zaman ağırlık göreceli midir?</span></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0980392); color: rgba(0, 0, 0, 0.701961); font-family: UICTFontTextStyleBody; font-size: 19px; text-decoration: -webkit-letterpress;">
<span style="color: white;">- Valla bizde ağırlık böyle y.rraam.</span></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0980392); color: rgba(0, 0, 0, 0.701961); font-family: UICTFontTextStyleBody; font-size: 19px; text-decoration: -webkit-letterpress;">
<span style="color: white;">- Bence bir insanla, bir hipopotamın kaldırabileceği ağırlık aynıdır abi.</span></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0980392); color: rgba(0, 0, 0, 0.701961); font-family: UICTFontTextStyleBody; font-size: 19px; text-decoration: -webkit-letterpress;">
<span style="color: white;">- ???</span></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0980392); color: rgba(0, 0, 0, 0.701961); font-family: UICTFontTextStyleBody; font-size: 19px; text-decoration: -webkit-letterpress;">
<span style="color: white;">- İki insanın birbirini sevip; bunu birbirine söyleyememesi mesela.</span></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0980392); color: rgba(0, 0, 0, 0.701961); font-family: UICTFontTextStyleBody; font-size: 19px; text-decoration: -webkit-letterpress;">
<span style="color: white;">- Hipo Bey, afrikanın damar fm'inden DJ lik teklifi mi aldınız?</span></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0980392); color: rgba(0, 0, 0, 0.701961); font-family: UICTFontTextStyleBody; font-size: 19px; text-decoration: -webkit-letterpress;">
<span style="color: white;">- ksjsjsjsjsjsjsjdkd</span></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0980392); color: rgba(0, 0, 0, 0.701961); font-family: UICTFontTextStyleBody; font-size: 19px; text-decoration: -webkit-letterpress;">
<span style="color: white;">- Peki ben senin sırtına binsem bu bir fabl olur mu?</span></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0980392); color: rgba(0, 0, 0, 0.701961); font-family: UICTFontTextStyleBody; font-size: 19px; text-decoration: -webkit-letterpress;">
<span style="color: white;">- Sen konuştuğun için olur abi.</span></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0980392); color: rgba(0, 0, 0, 0.701961); font-family: UICTFontTextStyleBody; font-size: 19px; text-decoration: -webkit-letterpress;">
<span style="color: white;">- Adam olmadığımdan mı?</span></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0980392); color: rgba(0, 0, 0, 0.701961); font-family: UICTFontTextStyleBody; font-size: 19px; text-decoration: -webkit-letterpress;">
<span style="color: white;">- Aynen abi...</span></div>
<div style="-webkit-composition-fill-color: rgba(130, 98, 83, 0.0980392); color: rgba(0, 0, 0, 0.701961); font-family: UICTFontTextStyleBody; font-size: 19px; text-decoration: -webkit-letterpress;">
<span style="color: white;">- Haklısın hipocum... Haklısın...</span></div>
<div>
<br /></div>
bokyedİbaşıhttp://www.blogger.com/profile/16898878936034682285noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1531121170338719654.post-30114122623572122872015-02-03T18:01:00.003-08:002015-02-03T18:54:33.641-08:00Düz Kapağı<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Yıllar olmuş kendim için bir şeyler yazmayalı. İnsanlıktan asgari miktarda nasibini almış bir birey olarak bu beni tabii ki de şaşırtmadı. “bu
sefer dersime günü gününe çalışıcam” benzeri bir motivasyon yalanıyla açtığım
bu bloğa 3-5 yılda bir giri yapmam bile büyük bir başarı sayılır kendi
nazarımda. Her hafta rejime başlayan insan klişesinin gerçek hayattaki bir
tezahürü olarak bundan zerre gocunmam. </div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Çünkü yıllar geçse de üstünden, değişmeyen
tek değerim “düz adam” olmaktır. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Düz adam Konya ovasıdır, dertsizdir, tasasızdır. Rubik küp
alıp; dağıtmadan masasına koyan adamdır. Çözüm odaklı, net ve aridir.
Ayrıntılara takılmaz, tatava yapmaz. Düz adam okur, sonuç çıkartmaz. Bilgiyi
yorumlamaz, gereksiz bilgiye harman kalmaz. Ek olarak yemeğe fazladan tuz
katmaz, fast foodcuda ekstra sos için çıngar çıkartmaz. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Eyyyy! Bal dudaklı okur, sana burada saatlerce “düz adam”
övmeyi çok isterdim lakin konumuz biraz farklı.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Velhasıl kelam, sayın okur, düz olmak da bir boyuta sahip
olmayı gerektirir. En azından uzayın derinliklerinde bir yerlerde “x” veya “y”
düzleminde 2-80 yatmış olmak lazımdır. Böylesine çok boyutlu bir evrende düz
olmak sanıldığı kadar kolay değildir! <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Karşı yönden gelen, tomruk yüklü bir “z” ekseni tam
ortanızdan ikiye bölüverir bazen o düzlüğü. Sağınız nefret, solunuz aşk ile
dolar. Konya ovanızda Richter ölçeğinin görev tanımının üstünde bir deprem olur.
Dağlarınız mevlanıza dik uzanır. Her ayrıntıyı didiklerken, “oğlum Demirtaş’da
iyi adam ama!!” derken yakalarsınız kendinizi. Bazı bazı “BEN BU YEMEĞİN TUZUNUN
GÖLÜNDEKİ CANAVARI S.KERİM ULAN!!” diye bağırasınız gelir. Bir ranch sos için, aylık 600 tl
ye çalışan çelimsiz insanların ağzına plastik tepsiyle “POPARRRTT” diye vurmak
istersiniz.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Olur yani… Olmaz değil bunlar.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
İşte bünyede bu semptomlar görüldüğünde, acilen en yakın
yalnızlığa başvurmanız önerilir. Yalnızlığı okul koridorlarında boy boy
dizilmiş ve her birinde bir harfi olan kırmızı kovalar üzerinde bulabilirsiniz.
Acil durum anında kırılması gereken otobüs camının üzerinde, tayyarelerde acil
çıkış kapısını açmaktan sorumlu olan yolcuda veya bir inşaat mühendisliği
öğrencisinin sakalında da bol miktarda bulunur bu meret. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Yalnızlık en anlayışlı sevgilidir. Döndüğünüzde hep oradadır.
Bilgisayar oyununda mühimmatınız bittiğinde, elinizde kalan sonsuz mermili
tabancadır. Sistem geri yükleme seçeneğidir, reset tuşudur. Sudur. Düzlük
olmanın bekasıdır. Her şey bittiğinde elinizde kalan tek boyuttur. Başlangıçta
sahip olduğunuz, bittiğinde sizin olacak tek varlığınızdır. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
“Bu yazıdaki anlam bütünlüğünü s.keyim” demenizi sağlar. Hatta
“Sonuç paragrafına kafam girsin”dir. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
SAYGILAR</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://galeri.uludagsozluk.com/35/yang%C4%B1n-kovas%C4%B1_110547.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://galeri.uludagsozluk.com/35/yang%C4%B1n-kovas%C4%B1_110547.jpg" height="240" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
bokyedİbaşıhttp://www.blogger.com/profile/16898878936034682285noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1531121170338719654.post-26849016933386806982013-12-22T16:39:00.004-08:002013-12-22T17:29:14.507-08:00BEING PANDA<h4>
</h4>
<h4>
</h4>
<h3>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiihCHPVjNhfVOjenoa3PLqH8Ju4aFOUuWvVhHuEpnCpJUQn6OmHdmW1-KGun4F_5DXvS_tYPLZGp35VMezdkUvoYVMKIyICXx7-Rg8OfDAHDwYG4zYSMUGr7hbkP_SI446RsLp3PHdQXA/s1600/Panda+image.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><span style="font-size: small;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiihCHPVjNhfVOjenoa3PLqH8Ju4aFOUuWvVhHuEpnCpJUQn6OmHdmW1-KGun4F_5DXvS_tYPLZGp35VMezdkUvoYVMKIyICXx7-Rg8OfDAHDwYG4zYSMUGr7hbkP_SI446RsLp3PHdQXA/s320/Panda+image.png" width="307" /></span></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="font-size: small;"><br /></span></div>
<span style="font-size: small;"><span style="background-color: black; color: white; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-weight: normal; line-height: 18px;">"Nadir de olsa telefonum çalıyor... </span><span style="background-color: black; color: white; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-weight: normal; line-height: 18px;">"Mutlu musun?" diye soruyorlar.</span></span></h3>
<h3>
<span style="font-weight: normal;"><span style="background-color: black; color: white; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: small; line-height: 18px;">"Mutsuz değilim" diyorum...</span></span></h3>
<h3>
<span style="font-size: small;"><span style="font-weight: normal;"><span style="background-color: black; color: white; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; line-height: 18px;"> </span></span><span style="font-weight: normal;"><span style="background-color: black; color: white; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; line-height: 18px;">Ardından -hiç talep olmamasına rağmen- nasıl mutlu olabileceğime dair nasihatleri sıralamaya başlıyorlar. Genelde bu nasihatler 2. çoğul şahıstan ziyade 2. tekil şahısa sesleniyor ve sokağa çıkmam, sosyalleşmem, hatun bulup çılgınlar gibi sevişmem konusunda bir hayli ısrarcı oluyorlar. </span></span></span></h3>
<h3>
<span style="font-weight: normal;"><span style="background-color: black;"><span style="color: white; font-size: small;"><span style="font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; line-height: 18px;">Nesli tükenen bir h</span><span class="text_exposed_show" style="display: inline; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; line-height: 18px;">ayvana verilecek öğütlerin eşdeğerlerini art arda, ezbere bir şekilde sıralıyorlar. Onlar için basit bir pandadan pek farkım olmadığını anlarken bir yandan düşünüyorum:</span></span></span></span></h3>
<h3>
<span style="background-color: black;"><span class="text_exposed_show" style="display: inline; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: small; line-height: 18px;"><br /><span style="color: white;"><span style="font-weight: normal;"><u>Sektöründe öncü bir firmanın vereceği</u> </span><i>"KURUMSAL ŞİRKETTE X POZİSYONUNDA ÇALIŞACAK </i></span><span style="color: red;"><i>PANDA AYISI</i></span><span style="color: white;"><i> ARANIYOR"</i><span style="font-weight: normal;"> ilanındaki tüm niteliklere sahibim.</span></span></span></span></h3>
<h4>
<span style="background-color: black; color: white; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-weight: normal; line-height: 18px;">Siyahım...</span><span style="font-weight: normal;"><span style="background-color: black;"><span class="text_exposed_show" style="display: inline; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; line-height: 18px;"><span style="color: white;">Beyazım...</span></span></span></span><span style="font-weight: normal;"><span style="background-color: black;"><span class="text_exposed_show" style="display: inline; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; line-height: 18px;"><span style="color: white;">Tüylüyüm...</span></span></span></span><span style="font-weight: normal;"><span style="background-color: black;"><span class="text_exposed_show" style="display: inline; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; line-height: 18px;"><span style="color: white;"> </span></span></span></span><span style="font-weight: normal;"><span style="background-color: black;"><span class="text_exposed_show" style="display: inline; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; line-height: 18px;"><span style="color: white;">Yakışıklı değil ama sempatiğim...</span></span></span></span><span style="font-weight: normal;"><span style="background-color: black;"><span class="text_exposed_show" style="display: inline; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; line-height: 18px;"><span style="color: white;">Sikindirik bambu yiyerek 150 kg olabiliyorum... (Su içsem yarıyor durumu da son derece uyuyor yani.)</span></span></span></span><span style="font-weight: normal;"><span style="background-color: black;"><span class="text_exposed_show" style="display: inline; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; line-height: 18px;"><span style="color: white;"> </span></span></span></span><span style="font-weight: normal;"><span style="background-color: black;"><span class="text_exposed_show" style="display: inline; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; line-height: 18px;"><span style="color: white;">Daimi bir melankoli de cabası... </span></span></span></span><span style="font-weight: normal;"><span style="background-color: black;"><span class="text_exposed_show" style="display: inline; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; line-height: 18px;"><span style="color: white;">Sosyal hayatla alıp veremediğim şeyler var...</span></span></span></span><span style="font-weight: normal;"><span style="background-color: black;"><span class="text_exposed_show" style="display: inline; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; line-height: 18px;"><span style="color: white;"> Evlenip çocuk yapmak ise çok uzak bir ihtimal...</span></span></span></span></h4>
<h3>
<span style="font-weight: normal;"><span style="background-color: black;"><span class="text_exposed_show" style="display: inline; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: small; line-height: 18px;"><span style="color: white;">Karşı tarafa yeterince hak verdikten sonra teşekkür edip telefonu kapatıyorum.</span><br /><br /><span style="color: white;">Hatlardan karşı telefona dialogun bittiğine dair 3 kesik "bip" sesi gidiyor.</span><br /><span style="color: white;">Sinirlerimdense beynime uzun "dıııııt"ların arkasına saklanmış küfürler.</span><br /><br /><span style="color: white;">Çünkü ben biliyorum, mutlu olmak için atılan adım peşinde mutsuzluğunu da getiriyor. Eskiden anlatırdım. Ancak pandaların aslında haber kuşaklarının sonlarına koyulması için yaratılmış hayvanlar olduğunu ve bunun dışında kimsenin zerre sikinde olmadığını anladığımdan beri bıraktım."</span></span></span></span><span style="font-weight: normal;"><span style="background-color: black;"><span style="color: white;"><span class="text_exposed_show" style="display: inline; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px;"><br /></span></span></span></span></h3>
bokyedİbaşıhttp://www.blogger.com/profile/16898878936034682285noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1531121170338719654.post-54022931402811184132013-12-22T16:39:00.002-08:002013-12-22T16:50:08.806-08:00YALNIZ DONLU<span style="background-color: black; color: white; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px;">Koskoca hamburgerinden devasa bır ısırık aldı. </span><br />
<span style="background-color: black;"><span style="color: white;"><br style="font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px;" /></span></span>
<span style="background-color: black; color: white; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px;">Her akşam televizyonu daha iyi görüyor diyerek koltuğun karşısındaki sehpasında yemek yerdi. </span><br />
<span style="background-color: black;"><span style="color: white;"><br style="font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px;" /></span></span>
<span style="background-color: black; color: white; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px;">Sağında duran yemek masası dikkatini çekti.</span><br />
<span style="background-color: black;"><span style="color: white;"><br style="font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px;" /></span></span>
<span style="background-color: black;"><span style="color: white;"><span style="font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px;">Hakkaten de ne s.kime almıştı o devasa yemek masasını? Aynı anda en fazla 2 kişinin bulunduğu bir evde kenarlarından çekildiğinde ortadan uzayan at genitali gibi bir yemek masası bulundurmak hakikaten abesle</span><span class="text_exposed_show" style="display: inline; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px;"> iştigaldi.<br /><br />"o son 4 sandalyeyi almayacaktım aga" diye düşünürken hamburgeri çiğnemeden yutmaya kalkmıştı. Kolasını masadan kaldırmadı, pipete doğru eğilerek bir yudum aldı.<br /><br />"Her şey çok mantıklı da benim bir masam mı dert oldu mnaki" dedi kendi kendine.<br /><br />Her sabahın kör saatinde uyanıp o nefret ettiği takımları giymek pek mantıklıydı sanki.<br /><br />Tıraştan zımpara görmüş kedi g.tüne dönen yüzüne kolonya basmak neydi lan? 4 kuruş kazanmak için, 3 kuruş kazanan çalışana hayali kırbaçlar sallayan patronlar neydi?<br /><br />Ağzından küçük bir lokma fırlayıp üzerindeki tek kumaş parçası olan boxerına düştü.<br /><br />Eliyle alıp önündeki kül tablasına attı.<br /><br />En son kız arkadaşıyla aylar önce görüşmüştü.<br />Arkadaşları dünyanın dört bir yanına dağılmıştı.<br />En yakın dostunun ruhu ise ikinci bir emre kadar dönememek üzere memleketine yollamıştı kendisini.<br /><br />Şimdi hiç kullanmadığı 3 odası ve evin bir takım noktalarına serpiştirilmiş bir sürü "kalabalık ihtimali ihtiva eden" eşyası vardı. Akşam çökünce "bu hale nasıl geldim lan" konulu; sadece kendisinin katılımcı olduğu tartışma programı. Gecenin sonlarına doğru ise "opera kursuna yazılıp tenör olucam amk!" hayalleri. Yatmadan hemen önce "tenörle mücadele ekiplerinden" korkup bu hayalden dönmeye müteakip İstiklal Marşı'yla kapanış.<br /><br />Kolasından içmek için bir kez daha pipete eğilip emdiğinde "föerş föerş" sesiyle beraber sulu kola dibi tadı geldi.<br /><br />Kolası da bitmişti.<br /><br />Hamburgerinin son lokmasını ağzına attı.<br /><br />Dudağının kenarına bulaşan yalnızlığı peçetesiyle sildi.<br /><br />Donluydu...</span></span></span>bokyedİbaşıhttp://www.blogger.com/profile/16898878936034682285noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1531121170338719654.post-59253339647208347192013-12-22T16:37:00.000-08:002013-12-22T16:50:26.761-08:00BEYİNLER... BEYİNLERİMİZ...<br />
<span style="background-color: white; color: #37404e; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px;"><br /></span>
<span style="background-color: black; color: white; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px;">Bence beyin en kendini bilmez organ. Kendi hakkında bir belgesel izlerken şaşırıyor. "Ben bunu da yapıyormuşum lan" diyor. Yeri geliyor "aslında ben okusam çok fena olurmuşum" diyor. Hatta bazen iyice ileri gidip "sahibim bu olmasa ne acayibim lan ben" diye iyice pisleşiyor.</span><br />
<span style="background-color: black;"><span style="color: white;"><br style="font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px;" /></span></span>
<span style="background-color: black; color: white; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px;">Bir dalağın veya böbreğin kendisi hakkında bir belgesel izlediğinde böylesine kendisine hayran kalıp şaşırdığını hiç görmedim ben. </span><br />
<span style="background-color: black;"><span style="color: white;"><br style="font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px;" /></span></span>
<span style="background-color: black; color: white; font-family: 'lucida grande', tahoma, verdana, arial, sans-serif; font-size: 13px; line-height: 18px;">Hoş, onların da pek belgeseli yok zaten. İşte bu da beynin bir oyunu.</span>bokyedİbaşıhttp://www.blogger.com/profile/16898878936034682285noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1531121170338719654.post-49148073704232433942011-09-12T04:12:00.000-07:002011-09-12T04:13:17.291-07:00Baharda Aşk Başkadır“üç kere üç dokuz eder<br />bilirsin<br />birin karesi birdir<br />kare kökü de<br />bilirsin<br />“mutlu aşk yoktur”<br />bilirsin….<br /><br />ama baharda ya da dışarıda<br />sonsuz göğün altında<br />aşkın aşkla çarpımı<br />nedendir bilinmez<br />garip bir biçimde<br />hep sonsuzdur…”<br /><br />Turgut Uyar / Sibernetik<br /><br />***<br />Hepsi konuşuyor. Bi’şeyler anlatıyorlar çocuksu bir neşeyle. Bazısı karşı cinsin, bazısı doğanın güzelliğinden dem vuruyor. Birisi gereksiz mimik ve jestlerle heyecan içinde aylardır yanında duran kızın ne kadar güzel olduğunu şimdi anladığından bahsediyor. Bir diğeri kavilleşmek derdi içinde konserlerden, yakın tarihli aktivitelere katılmaktan konuşuyor; bunlara katılmak için yandaş aramak derdinde bir yandan. Onlar baharın ayan beyan gelişinin kanıtlarını sunuyorlar aslında fark etmeden. Önümüzde vaktinden çok önce gaza gelip şort giyen bir genç duruyor; bize 24-A sınıfının yerini soruyor. Hep bir ağızdan bağırarak yine gereksiz bir coşkuyla anlatıyorlar sınıfın yerini. Üniversitenin rahatsız kantin sandalyesinden şöyle bir kaykılıp çocuğun dallı böcekli şortuna bakıyorum. O sırada pembe tabanlı parmak arası terlik de giydiğini fark ediyorum. Tamamen emin oluyorum artık baharın geldiğine. Fakat onlar konuşuyor, giyiyor, seviyor bense susuyorum, susuyorum, hep susuyorum. Üstümde kıştan kalmış bir ölü toprağı.<br /><br />Gördüğüm manzara karşısındaki şaşkınlığımı üzerimden atmak için okul hudutlarından çıkıp sigara tellendirmeye karar veriyorum. Kapıdan çıktığımda tatlı sıcak belime belime vuruyor; parlak güneş ışığı eski okul binamızın karanlığından büyümüş göz bebeklerime saldırıyor, gözlerimi kısmak zorunda kalıyorum.<br /><br />***<br />( Tam bu noktadan sonra yazar Travis- Love will come through şarkısının dinlenerek yazının okunmasını öneriyor.)<br />***<br /><br />Gözlerim yavaş yavaş alışırken ışığa onu görerek sarsılıyorum. Bir gariplik oluyor bünyemde. Kimyam 523 km/saat hızla değişmeye başlıyor. Kalp ritmim bozuluyor. Kulak zarlarım bu ritme ayak uyduruyor. Tüm güzelliğiyle yine gelmiş. Tam karşımda yeşil yeşil bakıyor bana. Koşup hemen doyasıya sarılmak, öpmek istiyorum. Ama yapmıyorum, yapamıyorum. Ritüellerimiz var bizim. Küçük bir oyun aslında aramızda olan biten, tutkuyla dolu, alev alev bir yaz aşkı. Hep aynı şeyler olur; o her sene ansızın gelir, aklımı başımdan alır. Kavuşmayız hemen birbirimize, naz yapar önce. Onu elde etmem için uğraşmam gerekir, onunda benim de olgunlaşmamız gerekir hep. Çünkü ikimizde çok iyi biliriz ki aşk ulaşamadığınca güzeldir. Hemen elde etsem aynı tadı vermez bana, ekşidir, acıdır, başladığım anda tüketeceğimdir onu. Sonuçta keyifsiz, anlamsız bir sevgi olarak geçecektir anı defterime. Bilirim, biliriz…<br /><br />Oyuna uyarak görmezden geliyorum onu. Ama içimdeki alev alev yanmaya başlayan heyecanı söndüremiyorum. Bir anda onların neler hissettiklerini anlamaya başlıyorum. Vaktinden önce allı güllü rengârenk şort, parmak arası terlik giyen çocuğu bile anlıyorum bir nebze. Hatta o kadar kifayetsizleşiyorum ki içimden çırılçıplak koşarak derse girip; cenk hocayı öpmek geçiyor. Fakat insanlığın, arkadaşlarımın en önemlisi cenk hocanın buna hazır olmadığını düşünerek kendimi engelliyorum.<br /><br />Beynimde Travis den “Love Will Come Through” çınlarken giriyorum sınıfa. Geç kalmışım, hoca çoktan girmiş derse ama en ufak umurumda değil. Yüzümde aptal bir sırıtmayla hocadan izin istiyorum, onların yanına oturuyorum. Hayatımda ilk defa bir matematik dersini bu kadar şevkle dinlemeye başlıyorum.<br /><br />“İki bilinmeyenli iki denklem” diyor hoca. Gülüyorum. Birinci denklem benim, ikincisi ise o. O olmadan ne ben anlamlıyım, ne de ben olmadan o. Birbirimizi çözeriz biz. Zaten hep o alttan alır. Öyle bir yar. Ne desem, ne kadar kızsam tek laf etmez ki. Güzelliğiyle susturur hep beni. Suskunluğuyla, tadıyla anlatır bana gerçekleri…<br /><br />“şimdi bulduğumuz x’den y’yi çözelim” diyor hoca. Düşüncelere dalıyorum. Onunla geçen saatlerim geliyor aklıma. Ona karşı koyamayışım, onun o diri teninin tattığım an ateşimi söndürmesi. Kimi zaman tuzla, kimi zaman buzla. Ama yok yok ben onun o yuvarlak hatlarını en çok sadeyken seviyorum. En çok o zaman tadını alabiliyorum aşkın.<br /><br />“işte problem burada bitti” diyor hoca. Bir anda korku kaplıyor içimi. Dizlerim titriyor, engel olamıyorum. Yaz aşkı dedim ya işte. Bitecek biliyorum. En tatlı yerinde çekip gidecek. Tadı damağımdayken bir anda kaybolacak hep yaptığı gibi. Oyunun sonu gelememesi için yapıyor bunu biliyorum. Aşkımızın ölmemesi için. Her sene geleceğini bilsem de korkmaktan alamıyorum kendimi. Hiç bitmesin istiyorum. Gidecek ama yine bitecek, elimde değil, bir anda yok olacak. Markette, yolda, pazarda dolanırken hep onu arayacak yine gözlerim. Biliyorum, biliyorum…<br /><br />Gözyaşlarımı tutamıyorum artık. Sağ gözümden sevinç, sol gözümden kaybetme korkusunun yaşları akıyor. Çenemde birleşiyorlar. Büyüyerek aşkı oluşturuyorlar orada sanki. Onlardan biri dönüp iyi olup olmadığımı, neyimin olduğunu soruyor. Titreyen dudaklarımla zar zor “can erik” diyebiliyorum. Sorgular gözlerle bana bakıyor. Anlamıyor belli ki, bilmiyor aşkın ne olduğunu. Gözlerimde yaşlarımla gülüyorum hafifçe ve tekrarlıyorum giderek sessizleşerek 3 kere: “Can erik, can erik, can erik”… Bahar geliyor, oyun başlıyor…<br /><br /><br /><br />21.05.2009bokyedİbaşıhttp://www.blogger.com/profile/16898878936034682285noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1531121170338719654.post-55048421739615739772010-11-27T12:16:00.000-08:002010-11-27T12:17:05.655-08:00<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEih8p4zHxYh5LF_8WndcR7-dZAt8roZLs1L-MxEbxvu2aX3iXjrIIFtnN4RfVj9VBTaNSOmgbA8YjKH31hfdVRGg4E0mvPNE6ZBoG6aBNR1IR1pfpiu3LJQRSmYvZxnrWFg7DqBaH2rWSU/s1600/stare+dad+40+yapar.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 281px; height: 400px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEih8p4zHxYh5LF_8WndcR7-dZAt8roZLs1L-MxEbxvu2aX3iXjrIIFtnN4RfVj9VBTaNSOmgbA8YjKH31hfdVRGg4E0mvPNE6ZBoG6aBNR1IR1pfpiu3LJQRSmYvZxnrWFg7DqBaH2rWSU/s400/stare+dad+40+yapar.JPG" border="0" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5544326076624560642" /></a>bokyedİbaşıhttp://www.blogger.com/profile/16898878936034682285noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1531121170338719654.post-85027790713014425172010-01-22T13:54:00.000-08:002010-01-22T14:34:12.651-08:00Progressive Hüzünlü Rezillik Şiirleri<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhY-_W27Z0K0hdM3K3HjlFCibskS74_6yxRWUhUiBrRfaAEP7LevNd8eJXnm7s1SmBws6MoBMppkjByjV5tT-6nxkp8E0E0mS_HgADIwY3GDAVgdzwyQoRV5fpWEtS2NwUQyn0YjhxFpuU/s1600-h/lanetolsun.png"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 184px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhY-_W27Z0K0hdM3K3HjlFCibskS74_6yxRWUhUiBrRfaAEP7LevNd8eJXnm7s1SmBws6MoBMppkjByjV5tT-6nxkp8E0E0mS_HgADIwY3GDAVgdzwyQoRV5fpWEtS2NwUQyn0YjhxFpuU/s320/lanetolsun.png" border="0" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5429694364415120002" /></a><br /><div><br /></div><div>(fonda nothing else matters çalıyormuş gibi okuyun. dındırırnıdın dııdrınındınn)</div><div><br /></div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Sıkılmıştım çokça </span><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">bu köhne evin karanlık odalarından</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">içi boğucu fırtınalı havadan</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Tek damlası rahmet getirmeyen yağmurdan</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">bu yağmurun ıslattığı tüm insanlardan</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">kısacası bu lanet hayattan</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Senin anlayacağın bebeğim</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">bir nihilistin gözünden bakar olmuştum</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">şu kahırların en ağırını hak eden</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">dönmekten ermeyi beceremeyip </span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">sadece sarhoş olan dünyaya.</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Diyordum ki bebeğim</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">belki biraz param olsa</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">tümden alırdım cehennemi</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">çevirirdim sadece benim olacağım bir mekana</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Hoş; hiç param olmadı ya benim.</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Hala ailem yollar erzağımı bebeğim.</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Bir beyaz koli içinde </span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">saflıkla sevgiyle pişirilmiş katıkları</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">yollarlar bana.</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Nereden bilecektim bebeğim</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">o günün seni göreceğim gün olduğunu?</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Bilsem çıkar mıyıdım siyah çoraplarımla</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">ayakkabının arkasına basarak o işte o koliyi almaya?</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Üstelik kısa bir şort ve lekeli bir tişörtle?</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Ben apartman kapısı önünde yerde yatan </span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">eşşek ölüsü gibi koliyi </span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">çok pis domalmış halde kaldırmaya çalışırken</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Çıktın ya asansörden bebeğim.</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Gözlerim karşılaması gerekirken gözlerini</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="color:#33CCFF;"><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:x-large;">parlak mavi</span></b></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> şort altından götlerim karşıladı ya gözlerini</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Üstelik </span><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:x-large;">siyah</span></b><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> çoraplarımla </span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">ayağıma büyük gelen ayakkabıların arkasına basarken.</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Sonra ben mal mal baktım ya suratına bebeğim</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Arsız gibi güldüm ya "mehe mehe" diye.</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">İşte o an İsmail YK gelip "</span><i><span class="Apple-style-span" style="color:#CC0000;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">ben mi o mu?</span></span></i><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">" </span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">diye sorsa </span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">biliyorum tereddütsüz sen diyecektin.</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Sonuçta kaybettik birbirimizi. </span></div><div><span class="Apple-style-span" style=" ;font-size:large;">Çok üzgünüm bebeğim.</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Nereden bilecektim bebeğim?</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Nereden bilecektin?</span></div><div><br /></div><div><br /></div>bokyedİbaşıhttp://www.blogger.com/profile/16898878936034682285noreply@blogger.com6tag:blogger.com,1999:blog-1531121170338719654.post-22761820851214829202010-01-13T07:56:00.000-08:002010-01-15T15:04:34.266-08:00Evrimsel Psikoloji<div style="text-align: center;"><span class="Apple-style-span" style="color:#551A8B;"><span class="Apple-style-span" style="text-decoration: underline;"><br /></span></span></div><br /><div><br /><p><br /></p><p><br /></p><p><br /></p><p><span style="mso-spacerun:yes"> </span>Sizlere sunacağım bu deneysel çalışma dünya üstünde yaşayan tek Türk evrimsel psikolog olan Evrim Tersine'ye ait olup deneylerinin an be an logunu tuttuğu " İNSAN NE İLGİNÇ HAYVAN!!! 2" kitabından alıntılanmıştır. Bu ilgi çekici çalışmaya geçmeden önce bilim adamımızı tanıtmakta faide olduğu görüşündeyim.</p> <p><strong>EVRİM TERSİNE</strong></p> <p><em><b>Hayatı:</b></em></p> <p>Evrim Tersine 13 Haziran 1973 yılında İstanbul’da doğdu. Daha küçük yaşlarda bilime olan ilgisini göstermeye başladı. 9 yaşında arap sabunu, cam sil, deodorant, yüzey temizleyici ve zeytinyağlı sabun maddelerini karıştırarak ilk buluşunu yaptı. İlerleyen yaşlarda sokaktan bulduğu kedi, köpek ve bilumum haşeratı eve getirerek üzerlerinde "tuts", "saldır oğlum coni" deneylerini yaptı. Çoğu zaman bu aykırı buluşları ve deneyleri yüzünden çeşitli çevrelerden çok sert tepkiler gördü. Bir örnekle açıklamak gerekirse tamamen bilim adına; komşuları Kadir Kaptan üzerinde "tuts olum" deneyini gerçekleştirdiği için kulağı çekildi, babası aynı günün gecesi ağzına ağzına vurdu. Tüm bu zorluklar içinde Şişli Motor-Makine Endüstri Meslek Lisesini bitirdi. Lisansını Kaportacı Mahir Ustanın Yerinde dereceyle tamamladı. Yüksek lisanslını ve doktorasını kendi imkânlarıyla, evde çalışarak yaptıktan sonra kendini en sevdiği dal olan Evrimsel Psikolojiye adadı. Hayatı boyunca dehası yüzünden her dahi gibi ortama uyum sağlamakta zorlandı (kendi deyimiyle kıskanıldı). Bu yüzden hiçbir kurum kendisine araştırmaları için bütçe ayırmadı. Bütün deneylerini sadece gelişim ve bilim adına kendi cebinden karşıladı. Kendisi halen Bağcılarda bulunan mütevazı evinde yaşamaktadır.</p> <p><strong><i>Eserleri:</i></strong></p> <p>1) İNSAN NE İLGİNÇ HAYVAN!!! 1</p> <p>2) İNSAN NE İLGİNÇ HAYVAN!!! 2</p> <p>3) PİŞPİRİKTE KAZANMANIN SIRLARI</p> <p>4) ADIM ADIM YANCILIK</p> <p>Birazdan anlatılacak olan deney Nobel Ödüllerinin hiçbir dalıyla alakası olmayan Mabel Sakızıyla (üzerinde sırıtan zenci teyzenin olduğu) taçlandırılmış; bilim adamımızın gittiği tüm kıraathanelerde adeta deprem etkisi yaratmış, bugüne kadar süregelen bütün tabuları yıkmıştır.</p> <p><o:p> </o:p></p> <p><b style="mso-bidi-font-weight:normal">DENEY: EVRİMDE REFLEKSİN YERİ VE PSİKOLOJİMİZE ETKİLERİ<o:p></o:p></b></p> <p><b style="mso-bidi-font-weight:normal">ÖNSÖZ: Fahriye’me (Belalım)<o:p></o:p></b></p> <p> </p> <p>13.11.1999 - 12.45 a.m. ( gece olan)</p> <p> An itibariyle karım Fahriye Çarkıfelek izlemeyi bırakıp uyumak için yatak odasına gitti ve salonum (laboratuarım) bana kaldı. Hemen beyaz önlüğümü çamaşır telinden alarak giydim fakat biraz ıslak. Gece gece tırık olup deneyi tehlikeye atmak istemiyorum ancak an itibariyle ilk denek hayvanım olan kedi (tekir) tamda olması gereken yerde penceremin hemen önündeki arabanın kaputunda duruyor. Bu fırsatı kaçıramam. </p> <p>Kendime not: Fahriyeyi bir daha beyaz önlüğümü yıkamaması için uyar. Çemkirirse yumuşakça sağ yanak nahiyesine sol elin tersi aracılığıyla ekleştir. Sağda sarımsak, solda saat unutma.</p> <p> </p> <p>13.11.1999 - 12.48 a.m.</p> <p>Deneyimin ilk aşaması için çok heyecanlıyım. Aslında biraz korkuyorum bile denebilir. Apartmanın manyak yaşlısı bakıyor bu kedilere. Bilim uğruna falan dinlemez kediye bir şey olursa kırar ön kolumu. Fakat sanırım buna değer.</p> <p> </p> <p>13.11.1999 - 12.50 a.m.</p> <p>Kediye pencerede bakarak her seferinde artan sesle, sırayla; "pist", "pisi", "pisi pisi", "pismi!", "baksana oğlum", "kime diyorum alooo", "gelmiyim oraya", "taş yok mu taş?" dedim. Bir tepki alamadığımdan olsa gerek devamında gelen sözlerimi biraz kırıcılaştırdım. Allahın mahlûku sen kimsin trip atıyorsun lan bana! O karı olmasa şimdiye topunuzu pideciye satmıştım da neyse. Sinirim bozuldu. Deneye biraz ara vermem gerektiğini fark ettim. Sigara yaktım.</p> <p> </p> <p>13.11.1999 - 01.25 a.m.</p> <p>Tutti Frutti adlı programa daldığımdan deneye düşündüğümden daha fazla ara verdim. Denek 04 (kedi) hala aynı yerde istifini bozmadan yatıyor. Şanslıyım. Bir önceki adımda sese karşı refleksin zayıf olduğunu anladığımdan, ikinci adım olan uçan maddelere karşı refleksi incelemek için program sonrasında kül tablasında biriken sigara izmaritleri kullanmaya karar verdim. Ayrıca koltuk arasından çıkan mandalina çekirdekleriyle de maddeler arasında fark oluşunun tepkide farklı sonuçlar yaratıp yaratmayacağını inceleyebileceğim.</p> <p> </p> <p>13.11.1999 - 01.32 a.m.</p> <p>İzmaritler hafif olduğundan hedefe varamadan rüzgârda savruldular. Çekirdekler de bana istediğim sonucu bana vermedi. Doğal olarak ibnenin evladı denek 04'ün (tekir) hala götünde pireler uçuşuyor. Bardaklara gözüm takılıyor. Deney tehlikeye girmek üzere.</p> <p> </p> <p>13.11.1999 - 01.35 a.m.</p> <p>Deneyin gidişatını korumak için allah ne verdiyse denek 04'e (mna kodumun kedisi) fırlatmaya karar verdim. Bu doğrultuda elime geçen ilk şey bizim oğlanın süt içtiği bardak oldu. Sigaralara, çekirdeklere, bağırmalara, hakaretlere karşı tamamen soğukkanlı tutumunu koruyan yavşak, kaplan oldu çıktı bu sefer. Kendisine gelen bardaktan seri bir hareketle kaçınca üzerinde yattığı arabanın camına (üst komşu Hamit Abi'nin arabası) hatırı sayılır yükseklikte bir sesle ekleşti bizim oğlanın Winnie the Pooh’lu bardağı. Arabanın alarmı çalıyor. Denek 04 (kaplan bozması) kırılan camdaki sütü yalamakta. İçeri kaçtım. Deney ilginç yerlere varmak üzere.</p> <p><o:p> </o:p></p> <p><o:p> </o:p></p> <p>13.11.1999 - 01.39 a.m.</p> <p>Hamit Abi alarmın sesine uyanarak arabasının halini görünce hava boşluğuna (karbon, oksijen vb.) doğru ağır laflar etti. Çok ağır konuştu Hamit Abi. O kadar ağır konuştu ki kayıtsız kalamayıp pencereden kafamı çıkardım. Bende onun ailesi ve soy ağacı hakkındaki gelecek planlarımı, düşüncelerimi aktardım. Seviyesiz bir diyalog yaşadık. Daha itici olan el ve kol hareketleriyle konuşmamızı pekiştirirken Hamit Abi sol yanağıma yoğun bir kıvamla tükürdü. Aynı şekilde cevap vermek istedim ancak Hamit iti üst katta oturduğundan bu nedenle sırt üstü yatay eksende tartıştığım için kendi tükürüğümde sağ yanağıma geldi. Baktı bu p.znk böyle olamayacak, sert taşa çarptı, "Öde lan" diyerek beni pazarlık masasına çekmek istedi. Ben yanaşmayınca aşağı gelip kafamı duvara sürtmek vasıtasıyla kıvılcım oluşturacağını irdeledi. Daha iyi bir antitez bulamadığımdan "Yiyorsa gel" dedim. İçeri girdi. Deney kontrolden çıkmak üzere.</p> <p> </p> <p>13.11.1999 - 01.40 a.m.</p> <p>Bacaklarım adrenalinden dolayı titriyor yoksa ne korkacağım lan allahın g.tten bacaklısı Hamitten. "Adamın her uzvunu toplayıp üst üste katsan 1.70 olmaz. Zaten tüm gün evde yatıyor hayvan. Karısı Melek temizliğe gitmese apartman aidatını ödeyemez öküz" ve benzeri binlerce veriyi toplayarak bu çemcik ağızlı, yaralı parmağa işeyecek dermanı olamayan şerefsiz Hamit'i dövebileceğim sonucuna vardım. Bilim her zaman kazanır. Kapı yumruklanıyor. Hanım uyandı.</p> <p> </p> <p><strong>(18.11.1999 - 12.04 p.m. -Öğlen olan-) </strong></p> <p><strong>Deneyin sonucu:</strong></p> <p><i style="mso-bidi-font-style:normal">Hamit (Üst komşu):</i> Bu or.pu çocuğunun meşe odunu varmış. Regresyona yeni bir veri ekledim. MEŞOD olarak kısalttım. Şaşırtıcı ama gerçekten insan kafasından kıvılcım çıkabildiğini bilim çevrelerine kanıtlamama yardımcı oldu ayrıca.</p> <p><i style="mso-bidi-font-style:normal">Fahriye (Hanım):</i> Her güçlü erkeğin arkasında bir kadın var. Kanıtladım. Ağzımı kırınca Hamit'e karşı özel bir ilgi besler oldu şıllık. Çıkış noktasını ise güçlü nesiller yaratmak için kadınların güçlü erkeklerle olma isteği olarak belirledim.</p> <p><i style="mso-bidi-font-style:normal">Denek 04 (Minnoş):</i> Eve alıp Minnoş ismini verince sempatik oluyormuş bunlar. Mutluyuz. Çıkış noktası ilkel atalarımızdan kalan yalnızlık duygusunu bastırma isteği, zor durumlarda kullanılabilecek eğitilmiş hayvan bulundurma gerekliliği olduğunu kanıtlandı. Ayrıca sütü seviyorlar.</p></div>bokyedİbaşıhttp://www.blogger.com/profile/16898878936034682285noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1531121170338719654.post-50808545183742483722010-01-12T04:54:00.000-08:002010-01-12T07:51:08.986-08:00Fatma Girik: The Last "TüpürükBender"<object width="480" height="295"><param name="movie" value="http://www.youtube.com/v/0XH3oMNKApI&hl=en_US&fs=1&color1=0x3a3a3a&color2=0x999999"><param name="allowFullScreen" value="true"><param name="allowscriptaccess" value="always"><embed src="http://www.youtube.com/v/0XH3oMNKApI&hl=en_US&fs=1&color1=0x3a3a3a&color2=0x999999" type="application/x-shockwave-flash" allowscriptaccess="always" allowfullscreen="true" width="480" height="295"></embed></object><br />Ne zaman yukarıdaki şarkıyı dinlesem Fatma Girik aklıma geliyor. Aslında çok şaşılacak bir durum değil. Fatma Girikle bir aşk yaşasam aha aynen böyle olur. <span style="font-weight:bold;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:georgia;">"bebeğim seni, senden tiksinirken seviyorum"</span></span><span class="Apple-style-span" style="font-family:georgia;"> durumu bir nevi. Şimdi bana gelip kimse Fatma giriği övmesin arkadaşım. Yıllarca tükürüşünü izledim ben o babayiğit kadının. İki dudağın büzüşüp bir vezüv haline gelip "tüpüüüüvvveee" diye patladığını gördüm. Bak Selda Bağcan da babayiğit tipli kadın ama aşkını güzel yaşar o. Fatma Girik hem tüpürür hem sever. Şey gibi işte. </span><span style="font-weight:bold;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:georgia;">Tükürük işkencesi</span></span><span class="Apple-style-span" style="font-family:georgia;"> yapar gibi işte. Önce sizi bağlar. Elinizi kolunuzu sabitler. Yere sırt üstü yatırıp üstünüze çıkar (haşin seksleme sahnesi gibi oldu. Fatma Giriği başörtülü, büzük dudaklı düşünün geçer. Alta yardımcı resim koydum.) "Ayrılcan mı Şerefsiiieezz?" diye sorduktan sonra siz cevap veremeden vezüvden (ağzından) "</span><span style="font-style:italic;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:georgia;">tüüüpleyerek"</span></span><span class="Apple-style-span" style="font-family:georgia;"> salyasını sallandırır suratınıza doğru. Siz debelendikçe daha çok sallanır salya. Kaçamazsınız. Sonra </span><span style="font-style:italic;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:georgia;">"hüüüüpleyerek"</span></span><span class="Apple-style-span" style="font-family:georgia;"> geri çeker sizi rahatlatır filan. Kısacası ipler Fatma'nın elinde olur. Stockholm sendromu gibi ama değil.<br /><br />Amma dağıttım lan konuyu.</span><div><span class="Apple-style-span" style="font-family:georgia;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-family:georgia;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-family:georgia;"><span class="Apple-style-span" style="color:#FF0000;">Here Comes The Rain Again </span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-family:georgia;"><span class="Apple-style-span" style="color:#FF0000;">(Fırtına Öncesi Sessizlik):</span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-family:georgia;"><br /><img src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi6Ooxnt_ks-_Hn2KvuFktQYQ_GdmZe-Po3Gn9o_K7TkXXgQF1MRUejBCd8Wi3NiVC3xROVbroWpwSVvF62B2roqKTWRLmfu35iAUqxCcIX5uTIrwZiS7kyIlYtU48wWYX6YvlWqJznxcQ/s320/23.jpg" style="float:left; margin:0 10px 10px 0;cursor:pointer; cursor:hand;width: 213px; height: 320px;" border="0" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5425873933393631618" /></span></div><br /><br /><br /><br /><br /><br /><br /><br /><br /><br /><br /><br /><br /><br /><br /><br /><br />Bu arada Bloglara eklenen videoların pek izlenmediği gibi şeyler duydum. KIRIRIM LAN bilgisayarınızı. KIRIRIM! Vitamini videosunda olum bunun! La izleseneuouv!bokyedİbaşıhttp://www.blogger.com/profile/16898878936034682285noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1531121170338719654.post-27162099931604809222009-12-29T04:58:00.000-08:002010-01-13T15:17:40.905-08:00Ev arkadaşımla atışma (aşıklar gibi)Aşağıda okuyacağınız ilk hikaye (kahve kokulu felaket) ev arkadaşım Orçun tarafından yazılmış ve Facebook sayfasında paylaşılmıştır. Olayların vahşet kısımları hariç geri kalanları doğrudur.(Hayal Dünyası Kıt). Onun altında bulunan yazı (Orçun'a Cevaben) ise Orçun'un hikayesinde geçenlerin karakter tahlili olup şahsım tarafından yazılmıştır. Oha bu kadar okunur mu? diyenlere kafam girsin. Zaten okuyan da yok anasını satıyım. Kendi kendimize kedi gibi takılıyoruz burada.<br /><br /><br /><br /> <span style="font-weight:bold;">Kahve kokulu felaket</span> <br /><br /> Her şey batu’nun okuldan arkadaşı Serkan’ı eve getirmesiyle başlamıştı. Serkan dıştan evlenilecek adam portresi çizse de içten içe sinsice planları olan uyuşuk bir gençti. Batu ise naif duygularla insanlara yaklaşan tam bir ege insanıydı. Bu grupta bir de üçüncü vardı, o da orçun’du. Orçun hayatını çalışmaya adamış bir ajans çocuğuydu. Tam bir emekçiydi. Bu durum diğer zengin bebeleri için ise tam bir dalga konusuydu. Ama bu durum orçun’u hiçbir zaman geri plana atmadı bilakis daha da güçlendirdi. Çünkü emekçi orçun’un felsefesi; beni öldürmeyen şey beni güçlendirirdi.<br /> Ders çalışma bahanesiyle odaya kapanan Serkan ve batu’ya iyilik yapmak isteyen Orçun yanlarına gidip “türk kahvesi içmek ister misiniz” diye sordu. Olumlu yönde cevap olan Orçun mutfağa gidip kahveyi hazırlamaya başlamıtı. Bu sırada da Serkan batu’yu Orçun’a karşı dikkatli olması yönünde uyarılarda bulunuyordu. Orçun kahveleri hazırlayıp odaya gitti. Hep beraber içilen kahvenin ardından hoş bir muhabbet ortalığı kasıp kavuruyordu. Tam bu sırada orçun’un canı soda çekti ve bu arzunu arkadaşlarıyla paylaştı. Onlardan soda almalarını talep etti. Kahveyi kendisinin yapmış olduğunu belirterek böyle bir şey istemeye hakkı olduğunu düşünüyordu. Ama iki zengin bebesinin böyle bir talebe arz göstermek gibi bir niyeti yoktu. Zaten uyuşukluğuyla ünlü olan Serkan hiç üstüne alınmamıştı. Naif duygulu ege insanı batu’nun içinde bir acıma duygusu oluşmuştu ki serkan’ın Orçun hakkında söylediği asılsız sözler bir anda aklına geldi ve tüm naif duygular yok olup gitti. Orçun’un soda isteğini karşılıksız bırakan Serkan ise zenginliğinin ve şehvet duygusun verdiği bir yüzsüzlükle ikinci bir kahve daha istediğini belirtti. Bu istek karşısında neye uğradığını şaşıran Orçun haşin ama anlamsız gözlerle serkan’a bakıp : ne kadar arsız olduğunu vurguladı. Bu da yetmezmiş gibi Serkan ikinci bir istekte daha bulundu. “sodayı alırım ama türk kahvesinin yanında bir de nescafe yapacaksın” dedi. Zengin bebesi Serkan, emekçi orçun’u parasıyla satın alabileceğini düşündü. Bu lafı duyan Orçun sinirlerine daha fazla hakim olamayarak elindeki Kütahya porselen marka kahve fincanını serkan’ın suratına fırlattı. Böyle bir tepkiyi hiç beklemeyen Serkan bir an irkildi ve yerinden fırladı. Bu olaylar sırasında ise batu hiç istifini bozmadan yatağın üstünde kahvesini yudumluyordu. keyifle bardakta ki rakısını yudumlayan bir egeli edasıyla içiyordu kahvesini. Ders çalışmaları gerektiğini söyleyerek kavgaya son vermeleri gerektiğini düşünse de Orçun ile Serkan arasında kavga hiç de biteceğe benzemiyordu. Lakin öyle de oldu. İlk darbeyi alan Serkan orçun’un üstüne yürüyerek “ sen benim kim olduğumu biliyor musun çocuk?” diye sordu. Üzerindeki pahalı giysilerden anlaşılacağı üzere serkan taşaklı bir ailenin oğluydu. Ama emekçi Orçun için bunların hiçbir önemi yoktu ve serkan’a bir yumruk attı. İkinci bir şok geçiren Serkan da orçun’a tekme ve tokatla saldırdı. Kahvesini yudumlayan batu ise olaylara sadece bakmakla yetiniyordu.<br /> Aradan 2 saat geçti ve olay yerine gelen polisler serkan’ın burun deliklerine kahve fincanı sokulmuş bir şekilde yerde yığılı olarak buldu. Emekçi Orçun ise bir an için serkan’ın zengin ailesinden korkup, ilerisini de düşünerek evden fırlayıp beşiktaştaki en ucuz kahveciye gitti. Batu ise emekli olup izmir’e yerleşmenin hayalini kurarken yatağın üstünde uyup kalmıştı.<br /><br /><br /><br /><br />------------------------------------------------------------------------------------- <br /><br /> <span style="font-weight:bold;">Orçun'a Cevaben</span><br /><br /><br /><br />Ah şekerparelerim. Ah döşleri aslan döşü, elleri kartal pençesi, kafaları boğa kafası bebeklerim. Facebook ve Msn den uzak bohem hayatımı olabildiğince sessizlikle ve güzelliklerle bezelemeye çalıştığım günlerde yaşadığım talihsiz olayları Orçun adlı ev arkadaşımdan bir basın açıklaması şeklinde okumuşsunuz. Doğal olarak bana bir cevap hakkı doğdu (ateş hattı gibi). Peki, basın açıklaması gibi duyuruyu Facebook üzerinden duyuran bir oluşuma ne kadar güven olur? Soruyorum size. Thom Yorke o hüzünlü şarkılarının sözlerini Facebook üzerinden paylaşmış olsa ona “orta sınıf duygulusu” demez miydiniz? Allahınızı severseniz söyleyin, altında “GülchIn like this”, Adem commented that: “ baba choq qral sharqı yapmsin, aLeM qEleK dİnLe RaDiOHead” yazılarıyla taçlandırılmış bir şarkıyı dinleyip “bat ayma kriiiiip ayma viiidoooov” diye uzun otobüs yolculuğu esnasında camdan dışarı bakarken hüzünle eşlik edebilir miydiniz? Thom York’u; Facebook, Adem ve GülchIn arasında eşleştirebilir miydiniz? Cevabınız evet ise hepinizden tiksiniyorum lan.<br /><br /> Neyse konumuza dönelim. Dediğim gibi şu günlerde sessizlik ve yalnızlık içinde adeta bir dervişçesine çile çekerek mutlak güzelliği bulmak umudundayım. Bu süreç içinde olaylara bakış açım ve karar mekanizmalarım neredeyse tamamen değişti bebeklerim. Çakralarım; Taksimde, seyyar satıcının arabasındaki ateşte kızaran kestaneler (tamlamadan geçmem, dünya benden geçmedikçe) gibi patladı. Artık her şey o kadar net ve o kadar berrak ki. Hiç kimse ne haklı ne haksız, hiçbir olay ne kötü ne iyi. Bu düşünceler beni ululuğuyla ilk önce bir Gandhi’ye, sonra duygusallığıyla bir Kayahan’a, en son umursamazlığıyla bir Egeliye dönüştürdüler. Sonra sıralamada (Gandhi> Kayahan> Egeli) olan sikkoluğu çakozlayınca aniden karar değiştirip naif’in, tırt’ın kralı oldum. Ekonomi mi tartışılıyor? Serinkanlı bir çakal gibi atlayıp “sizin de söyledikleriniz doğru ama konjonktürler” diyorum. Felsefe mi tartışılıyor? “ o da doğru ama diyalektik” diyorum. Önce karşımdakine yavşak gibi hak verip, sonra “ama” bağlacıyla veriyorum terminolojiyi, basıyorum ilginç gibi kelimeyi sonra buradan ekmek yemeye çalışıyorum.<br /><br /> Fark ettiğiniz gibi anlatılan olay üzerinde hiçbir şekilde kendimi haklı çıkartmak gibi bir amaç gütmüyorum. Şahsen olayın oluş aşamalarında bulunduğum noktaların hiçbirinden, anlatıldığım pozisyonlarda olmaktan rahatsız değilim. Çünkü Orçun da haklı ama olayı kaleminden yanlı olarak dinlediğiniz kişinin iç dünyasını başka bir gözle daha yorumlamak devamında yazısını tekrar okuyup anlamak lazım.<br /><br /> Orçun gerçekten ilginç bir insan bebeklerim. Kendisi müzikal anlamda “Serdar Ortaç ile Cat Power’ı”, spor anlamında “Pilates ile SmackDown’u” aynı potada eritebilmeyi başarabilmiş nadir bir canlı. Daha önce anlattığım, yeni kazandığım düşünsel yetilerimle “olm zevklerle renkler tartışılmaz yeaa” diyerek bunları anlayışla karşılayabiliyorum. Ancak sizlerin de kendisinin yazısında sezinlediğiniz gibi ünlü feylesofların görüşlerinden, popüler ekonomik sistemlerin üzerinden adeta bir tez canlı insancasına pay toplama çabası gerçekten komik bir durum. Resmen Nietzsche’den alıntı yapmış ve yazısının en vurucu yerlerinden birine oturtmuş bu alıntıyı. Şimdi ciddi olma vakti arkadaşlarım! Siz hiç, bir tek soda için yarım saati aşkın pazarlık yapan nihilist gördünüz mü? Hangimiz Frederich Nietzsche’yi bir elinde kahve, bıyıklarını ovalarken Kierkegaard ile “hocı kahveyi ben yaptım sodalar senden ehehe mehehe” şeklinde tartışırken hayal edebiliyoruz? Hele gülerken dişinde kalmış kahve telveleriyle. Bu adam acı içinde anlamsızlıklarla kavrulurken bir soda-kahve tartışmasına kurban gitti resmen. İçim acıyor.<br /><br /> Onu geçtim peki sosyalist sistem üzerinden prim toplama ne oluyor? Bir arsız gibi insanların eşitlik duygularına olan inançlarıyla oynamak nedir? Ay yüzlülerim, sizlerle şunu paylaşmak isterim ki bu yaralı parmağa işeyecek dermanı olmayan insan Orçun; Karl Marx ile Kahvehane yancısı Cevdet’i de aynı potada eritmeyi hatta süblimleştirmeyi başarmıştır. Das Kapital’in içindeki teorilerle bebe gibi oynayarak parşömen kağıda, el yazması “Adım Adım Yancılık ve Sosyalizm Üzerinden Duygu Sömürüsüyle İnternetten Para Kazanma Rehberi” adlı 13 ciltlik saman balyası gibi bir eser yazmış fakat kitabın adı çok uzun olduğundan basmak için sponsor bulamamıştır. (Ek not: Kitapta hakaret olarak “zengin bebesi” ve “kapitalist” sıklıkla kullanılmakta). Eğer Karl Marx kendi görüşlerinin böyle kötü bir insanın elinde hunharca katledildiğini görseydi eminin yere çömelip elleriyle dizlerine vura vura, tepine tepine ayı gibi ağlardı. Belki kendini kaybedip sakalını yolar, acıdan gömleğini yırtardı fakat Orçun “abi neyin var? kız meselesi mi?”, “Su getireyim mi hacı?” bile demez, elini bile tutmazdı. Daha önce dediğim gibi Orçun yaralı parmağa bile işemeyecek bir adam çünkü.<br /><br /> Hiç Serkan’dan bahsetmedin dediğinizi duyar gibiyim. Siz de soğudunuz çünkü Orçundan biliyorum. Serkan Serkan diye bağırıyorsunuz.<br /> <br /> Serkan senin, benim gibi insan. “Abi nasılsın?” sorusunu “iyidir” diye cevaplayabilecek kadar düz bir insan. O da yolunu bulmaya çalışıyor babasının yanında. Ekmek yemek, su içmek, rızık bulmak derdinde. Sadece Serkan, ben çalışıyorum filan diye her konu açılınca bahsetmiyor. Çok düz bir insan yani Serkan. Hollanda gibi. Ara sıra inadı tutuyor sadece. Orçunla tartışmış olmalarına rağmen tamamen anlaşamıyor değiller. İkisinin de ortak birçok yönü var. Yemek yemek, listening to music ve sıçmak gibi.<br /><br /> Evet gençler böyleyken böyle. Olay örgüsünü zaten bildiğiniz için ben sadece üzerime düşeni yaparak olayın kahramanları hakkında naçizane görüşlerimi aktardım ki siz olaya farklı bir perspektiften bakın, gerçekleri görün diye. Karar sizin elinizde.<br /><br />Saygılar.<br />Batuhan (Yatakta yatan)<br /><br />Ek: Son olan olayı eklemek gerektiğini düşündüm.<br /><br /> Facebook’um olmadığı için Orçun’dan bu yazıyı kendi Facebook profilinde yayınlamasını rica etmek amacıyla odasına gittim. Kendisini yüzükoyun yere yatmış laptoptan Ebru Şallı eşliğinde pilates yaparken yakaladım. Durumu izah edip yazımı yayınlamasını istediğimde bana “bahliyata bakar” dedi. Bakliyatla ne kastettiğini, isterse akşam ona nohut pişirebileceğimi belirtince yüzünü yerden kaldırıp “Maddiyata bakar dedim salak!” diye son derece çıkarcı ve kırıcı bir laf etti. Çeşitli pazarlıklara rağmen (yemek ısmarlama, trink 20lik vb.) 100 liranın altına düşmedi hayvan. Bu pazarlıklar sırasında arada 20 tane mekik çekti. O sırada Ebru Şallı “acıyı seviyoruz “hüüü”(nefes alış), tüm kas-la-rımı-zın yandığını hissediyoruuuz “phhhhhh” (nefes veriş) “ diyordu. Orçun’a baktım. Dudaklarını büzmüş karnını içeri çekerken Hawaii’li, palmiyeli mavi şortuna gözüm takıldı. Orçun“Hüüü”lüyordu. Bu çocuktan resmen tiksiniyordum.bokyedİbaşıhttp://www.blogger.com/profile/16898878936034682285noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-1531121170338719654.post-80856024340549045992009-12-28T13:21:00.000-08:002009-12-29T12:02:09.592-08:00Camız vs BufaloSodomy'nin blogunu okuduktan sonra bütün gün "bu bardaki tüm Arizonalıların anasını bufalo siksin" cümlesiyle gezindim çevrede. Sokaktaki her insana istisnasız Arizonalı olarak baktım. Her gün yüzlerce defa "tipini sikiiim" ifadesini kullanan ben, bu uzun hakarete alışamadığım için birkaç kişiyi es geçmek zorunda kaldım. Onların ayrıca tipini skiim buradan. <br /><br />Sonra gerçekten hayal ettim. Amerikan barına girip "bu bardaki tüm Arizonalıların anasını bufalo siksin" diye bağırmayı. Ulan bir tane arizonalı kalkıp "hangi bufalo lan kalk göster" dese çok skimsonik bir durumda kalacağımı fark ettim. Hayatımda hiç bufalo görmedim lan ben. Bufalo sanki en azından hayatta bir kere belgeselde görülecek gibi bir hayvan. Ama ben görmedim. İşte öyle bir durumda ben bufalo yerine camızı göstersem o bardaki tüm arizonalılara sittin sene ta.ak konusu olurum. Dövseler yine iyi olur. Hayır camız da siker ama konu o değil. O atardan sonra camız da siker demek beyhude olur çok. Ha camızla bufalo kapışsa hiç tereddüt etmeden tüm rızkımı camıza bırakırım o ayrı. Camız bence bufaloyu sikertir. Bi kere isimden kazanıyor. Keşke adım camız olaydı lan.<br /><br />Sırf bir barda böyle bir terbiyesizlikte bulunmayayım diye bufalo resmi koymayacağım ve bufaloyu öğrenmeyeceğim.<br /><br />Eğer bunu okursa kafamı çalıştırdığı için yu vin pörfekte teşekkür ederim.bokyedİbaşıhttp://www.blogger.com/profile/16898878936034682285noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1531121170338719654.post-48684766471590447802009-12-25T12:58:00.000-08:002009-12-25T15:24:08.452-08:00Twitter, Ümük, Sanat, Bilim HakkındaTwitter çok garip bir sosyal platform. Burkina Faso nasıl? gibi bir soru sorup cevabını 10 satırı geçmeyecek şekilde yazmanı isteyen hoca gibi. Zaten içinde "takip" kelimesi geçen herşeye mesafeyle yaklaşan tırt bir insan olduğum için bu platforma karşı olabildiğince mesafemi korumaya çalışıyorum. <br />(Hıhı bence de platform çok yavşak bir kelime)<br /><br />Her neyse, geçen gün takipçi sayımda olan artışa bakarken arada "TÜRKİYE BİLİM SANAT" diye bir güruhun (güruh diyorum çünkü baya takipçisi var. Ayrıca bana göre 2 erkekten fazla olan her grup bir güruhtur) beni izlediğini gördüm. Ergen şiirlerim, birkaç dandik hikayemle sanata; kezzap içerek ibretlik olan çocuk hikayesi ve pil yalamak dışında bilime yararlı olmam dışında memleketime bilim ve sanat açısından karınca götü kadar katkısı olmayan bir insan olarak böyle bir topluluğun alelade şekilde beni takip etmesi açıkçası beni biraz tırstırdı. (Ne biçim cümle kurdum lan)<br /><br />Kolay değil arkadaş iki yüz küsür kişi. Yarın bir gün yanlış birşey desem, o çok sevdiğim ümüğümü keten iple sıkarlar. Resmen korkuyor gibiyim. <br /><br />BENİM İÇİN GÜRUH (ÜMÜK SIKABİLME POTANSİYELLİ)<br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgrbGsd_Ie42XAesO3UcC6upXYQMPc4vbbuySiZm_ilDYvGkijRHaY8PdxmDwDTDc6Rhy1aLEC3rDc2-2p7PIXdf3t84w3MFczn70CUX8q6tcAJxQP-X9rL3kG1ai6ujFbapGLJ0eI8F_k/s1600-h/Two+Guys+Grayat.JPG"><img style="float:left; margin:0 10px 10px 0;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 214px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgrbGsd_Ie42XAesO3UcC6upXYQMPc4vbbuySiZm_ilDYvGkijRHaY8PdxmDwDTDc6Rhy1aLEC3rDc2-2p7PIXdf3t84w3MFczn70CUX8q6tcAJxQP-X9rL3kG1ai6ujFbapGLJ0eI8F_k/s320/Two+Guys+Grayat.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5419290209618277122" /></a><br /><br /><br /><br /><br /><br /><br /><br /><br /><br /><br /><br />ÜMÜK (TEMSİLİ)<br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEggGyCwEJJZlO_yKT3Os26iAzoIfYtVJEapT1xZ5pZLjv1Esb1Xexj8EFwQqqNk2vLk6DmjSejdAyT3yE2F8IsAuLa1grub_V8fkFFvay2O937PClofqi8jKKUcC6daYW31kBPwTZAE0vQ/s1600-h/neck_triangles.jpeg"><img style="float:left; margin:0 10px 10px 0;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 162px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEggGyCwEJJZlO_yKT3Os26iAzoIfYtVJEapT1xZ5pZLjv1Esb1Xexj8EFwQqqNk2vLk6DmjSejdAyT3yE2F8IsAuLa1grub_V8fkFFvay2O937PClofqi8jKKUcC6daYW31kBPwTZAE0vQ/s320/neck_triangles.jpeg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5419291319651531186" /></a>bokyedİbaşıhttp://www.blogger.com/profile/16898878936034682285noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1531121170338719654.post-31423357654687614732009-12-25T11:46:00.000-08:002009-12-25T14:08:30.575-08:00Kötü Filmin Güzel MemesiBaşarısız filmlerde kullanılan "Kötü film memesi" diye bir kavram var. Kavramdan ziyade bir tür yaşam formu, asalak gibi. İster korku, ister gerilim, ister komedi olsun bu meme çıkınca dünyanın en sikko filmi bile olsa bir izleyici kitlesi oluşturuyor. Yönetmen misin? Konuyu mu bağlayamadın? Yapıştır bikiniyi,ver memeyi. Milyon çeşit meme görsen bile yine mirket gibi bakıyorsun bu memeye. Göremezsen sinirin bozuluyor, kızıyorsun hatta. İlginç gibi ama değil. <br /><br /><br /><br />Ek not: "Meme" çok tekrarlanınca anlamını kaybediyor gibi. Meme.<br /><br /><br />KÖTÜ FİLM MEMESİ ÖRNEĞİ:<br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiyaCgs3UwNTI3uC1SKlp9qkRBEJQmoFJ_EKlyBl5Dbg5BZ2EZ5ORknPrEf9aezyvXZdk-X_kMasneJOG7AdxbCOI7qyZ-bMGxgSBP77nlWhThyphenhyphenjYX8ocQ-YfQqlvdEQoI_uymYcHr3G3g/s1600-h/28208790vq5iw0en0.jpg"><img style="cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 311px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiyaCgs3UwNTI3uC1SKlp9qkRBEJQmoFJ_EKlyBl5Dbg5BZ2EZ5ORknPrEf9aezyvXZdk-X_kMasneJOG7AdxbCOI7qyZ-bMGxgSBP77nlWhThyphenhyphenjYX8ocQ-YfQqlvdEQoI_uymYcHr3G3g/s320/28208790vq5iw0en0.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5419275292980982834" /></a>bokyedİbaşıhttp://www.blogger.com/profile/16898878936034682285noreply@blogger.com2